30 Ocak 2008 Çarşamba

Masaüstü gibi performans veren dizüstü tanımına tam da uyan bir laptop Schenker tarafından üretildi

Masaüstü gibi performans veren dizüstü tanımına tam da uyan bir laptop Schenker tarafından üretildi
Schenker firması bugün SLI modunda çalışan iki GeForce 8800M GTX'e sahip D901C dizüstü serisini tanıttı. Cihazlar Mart 2008'den itibaren temin edilebilecek. Maksimum konfigürasyona sahip modelin fiyatı yaklaşık 7800 Dolar (yurtdışı fiyatı).

Bu konfigürasyon Intel Core 2 Extreme QX6850 (dört çekirdekli), iki GeForce 8800M GTX, 4 GB RAM, üç adet 320 GB'lık sabit disk ve Blu-ray desteği olan bir kombo-yazıcıyı temel alıyor. İşletim sistemi olarak Windows Vista Ultimate geliyor.

Minimum konfigürasyon ise Core 2 Duo E6550, bir GeForce 8800M GTX, 1 GB RAM, bir adet 80 GB sabit disk ve Windows Vista Home Premium ile birlikle geliyor. Bu sistemin fiyatı yaklaşık 3500 Dolar (yurtdışı fiyatı).

23 Ocak 2008 Çarşamba

EKRAN KARTI

AMD ve Nvidia birbirlerine üstünlük sağlamak için bir an önce yeni yongalarını sunmak istiyorlar...
Radeon HD 3870: Halef çoktan başlangıç noktasına geldi.AMD, bir sonraki grafik yongası RV770'in çıkışını hızlandırmak istiyor. Haberi bildiren ise branş dergisi digitimes.com.

Sebep olarak ise güncel Radeon-HD-3800 serisinin iyi satışları gösteriliyor. Nvidia'yı daha da zor duruma düşürmek için mümkün olan en kısa sürede yeni ekran kartları piyasaya sürülmeli.

Rakip Nvidia ise aynı renkten oynamak istiyor: Bir sonraki GPU nesli G100 de daha erken piyasaya sürülecek. Kesin veriler henüz belli değil.

22 Ocak 2008 Salı

2007 yılının en iyi grafik işlemcileri

2007 sonunda güçlü grafik işlemcileri için makul fiyatlar getirdi. Yıllarca, canlı grafik için önce 500 YTL üzeri daha korkunç rakamlar ödemeniz gerekiyorken, bugün sadece bunun yarı fiyatı ile tam güce sahip olabiliyorsunuz. Grafik çiplerindeki en büyük problem: half-life.

Bu nedenle haklı bir fiyat savaşı ortaya çıkıyor: Yılın sonunda hem AMD / ATI hemde Nvidia hesaplı ve oldukça başarılı grafik çiplerini halka sundu. Hatta düşük fiyatlı Nvidia GeForce 8800 GT öyle bir rağbet gördü ki bu kartı uzun bir süre tamamı satıldığından raflarda göremedik. AMD ise Radeon HD 3800 serisi ile puan topladı. Bu marka şuan „AMD Spider" platformu içerisindeki gerçekten satın alınmaya değer tek parça.

2007 genel itibari ile oyun oynamayı sevenler için çok güzel bir yıl oldu. Yazılımcılar, DirectX 10.0 ve 10.1 ile monitörlerde harika grafikler yarattılar. Ve kullanıcılar bu grafiklerin tadını çıkarabilecekleri hesaplı donanım için şimdiden seviniyorlar. En doğru grafik kartını bulabilmeniz için size bir rehber hazırladık. Vereceğimiz üç önemli öneri ile asla yanlış yapmayacaksınız.

21 Ocak 2008 Pazartesi

BIOS nedir, ne işe yarar?

Çok küçük kapasiteye sahip olan ve oldukça basit işlemler gerçekleştiren BIOS'ta en ufak bir sorun yaşanırsa bilgisayarınız devre dışı kalabilir.
Bilgisayar ile gerçekleştirilen her türlü işlemde, işlemcinin önemli bir görevi vardır. İçerisinde milyonlarca transistoru barındıran ve ana işlevi kendisine verilen komutları işleme dönüştürmek olan işlemci, bu esnada en çok bellek ile veri alışverişinde bulunur. Tüm verileri depolama görevini üstlenen sabit disk, bu veriyi öncelikle belleklere yollar. Bellekler ise aynı şekilde veriyi işlemciye gönderir. Bu döngü sürekli olarak sürer ve veri, sabit disk, işlemci ve bellek arasında gidip gelir. Ancak bilgisayarlar için öyle bir an vardır ki işlemci için gereken veri, doğrudan elde edilemez. Bu olay bilgisayarın ilk açıldığı anda karşımıza çıkar. İşlemci sistem açılışı anında sabit diske erişmek ister. Sabit diske erişimin gerçekleşebilmesi için bilgisayarın sistemle ilgili ana bilgileri elde etmesi gereklidir. Bu bilgiler ise sabit diskte saklıdır. Yani bu durumda sistemin açılması için gerekli olan bilgi sabit diskte bulunmasına rağmen sistem bileşenleri aktif hale geçmediği için sabit diske erişim mümkün değildir. Bu durumu anahtarı içinde saklı olan bir kasaya benzetebiliriz. Anahtara erişim olmadığı için kasa açılamamaktadır. Kasa açılamadığı için de anahtara erişilememektedir. İşte bu sorunu aşmak için sistemi tanımlamaya yarayan ve oldukça az yer kaplayan bilgiler başka bir ortamda tutulmalıdır. Bu ortam BIOS yongasıdır.

BIOS'un görevi
BIOS (Basic Input-Output System) kelimesinin anlamı ‘Ana giriş-çıkış sistemi'dir. BIOS içerisinde sistemin ilk açılışını gerçekleştirmek için yeterli derece bilgi yer alır. Açılış sırasında BIOS tarafından yapılan ilk iş CMOS bilgilerini kontrol etmektir. CMOS belleğinin görev yapabilmesi için çok zayıf elektrik akımı yeterlidir ve bu akım anakartlar üzerinde yer alan saat pilleri tarafından karşılanır. Bu enerji ihtiyacı o kadar düşüktür ki bir pil herhangi bir sorun olmadığı sürece beş yıl bile yeterli olabilir. CMOS içerisinde BIOS tarafından saklanamayan bellek gecikme süreleri gibi bazı değişkenler yer alır. Bildiğiniz gibi bu değişkenlerin otomatik olarak algılanmasını seçebileceğiniz gibi kendimiz de manuel olarak girebiliriz. Yaptığımız değişikliklerin kaybolmamasını bu pil sağlar. Bazen kullanıcılar bilgisayarlarının saatinin ve tarihinin sürekli sıfırlandığından şikayetçi olur. Bu olayın sebebi anakart üzerindeki pilin bitmesi ya da bitmek üzere olmasıdır. Saat ve tarih bilgileri silinse de anakart bileşenleri ile ilgili pek çok diğer bilgi silinmez. Çünkü bu bilgiler CMOS altında değil BIOS yongasının esas belleğinde bulunmaktadır. BIOS altında yer alan bu esas belleğin değişimi ancak BIOS güncellemesi sırasında gerçekleşir. Örneğin kullanmış olduğunuz anakart, yapılan bir BIOS güncellemesi sonrasında en yeni işlemcileri tanır hale gelebilir. BIOS güncellemesinin son derece riskli olmasının altında yatan neden de budur. Güncelleme sırasında oluşabilecek elektrik kesintisi gibi bir sorun ya da başka bir anakarta ait olan güncelleme dosyasının yüklenmesi anakartı kullanılmaz hale getirebilir. Bunun sebebi BIOS içindeki ana belleğin hasar görmesidir. Böyle bir sorun oluştuğunda bilgisayar hiçbir şekilde açılmaz.

Açılış sırasındaki adımlar
CMOS altındaki tüm değerler yüklendikten sonra güç yönetim özellikleri aktif hale geçer ve görüntü kartı tanımlanır. Günümüzdeki görüntü kartlarının kendilerine ait birer BIOS yongası bulunmaktadır. BIOS görüntü kartını bulduğu anda kartın içerisindeki BIOS bilgisini okuyarak özelliklerini hızlı bir şekilde öğrenir ve ekrana yansıtır. Bu nedenledir ki bilgisayarınızı açtığınızda ekrana gelen ilk görüntü, ekran kartının modeli ve belleği ile ilgili bilgi satırıdır. Daha sonraki aşama POST (Power On Self Test) olarak adlandırılır. POST sırasında anakarta bağlı PS/2 ve USB tipindeki klavye ve farelerin taraması yapılır. Hemen ardından tüm PCI yuvaları taranarak mevcut kartlar listelenir. Eğer CMOS ayarları altında ‘Quick Power On Self Test' yani ‘Hızlı POST' aktif hale getirilmemişse bellekler denetlenir. Denetleme sırasında sistem belleği ya da bellekleri okuma ve yazma testine tabi tutulur. Bu işlemler sırasında bilgisayardan gelebilecek sesli uyarı sinyalleri donanımsal bir sorun olduğunu belli eder. Çünkü henüz işletim sitemi ile ilgili hiçbir dosya yüklenmemiştir.

POST işlemi başarılı şekilde sonuçlandığında IDE cihazları kontrol edilmeye başlanır. Cihazların kontrol edilmesi her bir IDE kablosuna sırayla sinyal gönderilerek yapılır. Sinyal geri dönmediğinde bu kanalın boş olduğu varsayılır. Sinyal döndüğü takdirde türüne bağlı olarak cihazın modeli, markası, kapasitesi ve özellikleri ile ilgili bilgiler elde edilir.

Yanlış BIOS ayarları sisteme zarar verebilir mi?

BIOS altındaki bazı ayarlarda değişiklik yapılması sistem bileşenlerinin zarar görmesine sebep olabilir. Özellikle yeni nesil anakartlarda yer alan işlemci ve bellek gerilim ayarları, son derece tehlikeli sonuçlar doğurabilir. Örneğin bu değerlerin 0.5 Volt arttırılması bile işlemcinin yanmasına sebep olabilir. Bunun yanında yüksek frekanslarda çalışan ve oldukça fazla ısınan işlemcilerin ısı değerleri çok iyi şekilde takip edilmelidir. Çoğu anakartta yer alan ısı kontrolcüleri BIOS altındaki ayarlarla denetlenmektedir. Bu ayar sayesinde ısı değeri belli bir değeri aştığında sistemin kapanması sağlanabilir. Bu ayar bölümündeki eşik sınır değeri 70 C iken değişiklik yapılıp tamamen devre dışı kalması sağlanırsa işlemcinin ısınarak yanması ihtimali doğabilir. Elbette bu sonucun doğması için işlemci fanının arızalanması ya da yerinden oynaması gereklidir.

Boot işleminin detayları
Tüm anlatılan aşamalar atlatıldıktan sonra işletim sitemi yüklenmeye başlanır. Elbette bu aşamada açılış için kullanılan sıralama dikkate alınır. Eğer açılış sırası ‘A, C, CD-ROM' şeklinde ise ilk önce disket sürücü yuvası kontrol edilir. Sırasıyla açılış sırasındaki tüm cihazlar işletim sistemi için gerekli dosyaları içermiyorsa bu durumda ekrana hata uyarısı gelir.

İşletim sistemi açıldıktan sonra BIOS'un devre dışı kaldığını sanıyorsanız yanılıyorsunuz. Belli bir uygulama, işlemciyi devreye sokmak istediğinde özel bir sinyal gönderir. İşlemci BIOS bilgisini inceleyerek veri göndermekte olan bir bileşen olup olmadığını kontrol eder. Örneğin veri girişi olduğu sürece klavyeden gelen sinyaller de bu şekilde iletilir. İşlemci ve bellek bu sayede veri iletişimini sağlıklı şekilde gerçekleştirir.

Güncelleme dikkat ister
Bilgisayarınızdaki anakartın BIOS bilgilerini güncelleyebileceğinizi ama bu işlemin riskli olduğunu söylemiştik. Bu durum bazen şart olabilir. Örneğin 3 - 4 yıllık bir bilgisayar yeni almış olduğunuz 80 GB kapasiteli sabit diski tanımayabilir. Bu durumda anakart üreticisinin internet sitesini kontrol edip yeni bir BIOS sürümü olup olmadığını kontrol etmelisiniz. Bilgisayarınızla ilgili bir sorununuz olmadığı sürece BIOS güncellemesi yapmayı denemeyin. Bazı anakartlarda BIOS'un güncellenmesini engelleyen bir jumper bulunur.

Bu jumper'ı farklı bir konuma getirmediğiniz sürece güncelleme mümkün olmaz. BIOS bilgilerini silme özelliğine sahip bazı virüslerden bu şekilde rahatlıkla korunabilirsiniz. Diğer yandan Gigabyte firmasının kullandığı Dual-BIOS teknolojisi de oldukça faydalı bir özellik. Bu teknoloji BIOS'un birebir kopyasını içermekte ve bir sorun olduğu anda diğer kopya devreye girerek anakartı korumakta.

Disket sürücü, sistem açılışını engelleyebilir

BIOS altındaki ayarlar da ile ilk açılış cihazı olarak disket sürücü seçilmiş ise ve disket sürücü içinde sistem disketi olmayan bir disket mevcut ise sistem açılışı yarıda kalacaktır. Bunun nedeni BIOS'un disket sürücüyü otomatik olarak geçme özelliğinin olmamasıdır. Halbuki ilk cihaz olarak CD-Rom seçilse, sürücü içinde sistem açılış CD'si olmadığında derhal bir sonraki açılış cihazına geçilir. Tüm disketler Windows altında formatlandığı anda ilk sektöre özel bir bilgi yazılır. Açılış disketi olarak formatlanmamış disketler sistemi beklemeye alır. Hiç formatlanmamış disketler ise işleme tabi tutulmadığından açılışı engellemezler.

18 Ocak 2008 Cuma

2007 fotoğrafçılar için iyi bir seneydi: süper minilerden profesyonel DSLR'e kadar tüm modeller dijital kamere fırsatlarını zenginleştirdi.

2007 senesi içinde fotoğrafçılar yaklaşık 200 yeni makine ile karşı karşıya kaldılar ki, bu şimdiye kadar hiç olmamış, büyük bir performans yelpazesi oluşturuyordu. Buna göre rekor markalar şu sıraya göre ilerliyor: kompakt sınıfında sadece 18X zum, 12 MP sensor veya 2 GB dahili hafızaya sahip modeller var - buna ek olarak yüz tanıma, gülümseme-otomatiği veya akıllı ISO-uyumu gibi yeni donanım unsurları da ekleniyor. DSLR'lerde ise Canon 21 MP sınırını aşıyor, Nikon tam-format-sensorunu tanıttı ve orta düzeyde Canon EOS 40D, Nikon D300 veya Sony Alpha 700 tekniğin düzeyini yeniden tanımladırlar.

17 Ocak 2008 Perşembe

Seagate'in "CES" Çıkarması!..

İlk kez tamamen şifrelenmiş harici depolama, kablosuz mobil depolama uygulamaları, güvenli ağ içi içerik erişim çözümleri ve DVR (Dijital video kaydı) çoğaltıcı depolama aygıtları yeni ürünler arasında bulunuyor.

Seagate, gerçekleştirdiği Maxtor BlackArmor depolama çözümü ve Central Axis teknolojisi lansmanlarıyla dijital içerik güvenliği ve erişimindeki pozisyonunu daha da güçlendirdi. Maxtor BlackArmor, devlet düzeyinde AES şifreleme yapabilen bir harici depolama cihazı. Central Axis Teknolojisi ise Maxtor Shared Storage II ağ sürücüleri için güvenli uzaktan erişim ve dosya paylaşımını sağlayan bir yazılım yükseltmesi olarak tanımlanıyor. Seagate bu ürünlerle birlikte taşınabilir kablosuz depolama cihazı D.A.V.E. pazarını artıracak bir takım ortaklıkların duyurusunu yaptığı 2008 Uluslararası Tüketici Elektroniği Fuarı'nda, DVR'lar için özel olarak yapılmış yeni sabit disk serisi olan PipelineHD'ı ve popüler FreeAgent depolama çözümlerinin geliştirilmiş yeni özelliklerini ilk kez tüketicilerin beğenisine sundu.

Seagate CEO'su Bill Watkins, tüketicilerin daha önce hiç olmadığı kadar büyük boyutlarda dijital içerik yaratıp paylaştıklarını belirterek, "Sadece Amerikalılar bu yıl içerisinde 100 milyar web videosu izlediler. İçerik artık her yerde ve bu da depolama ihtiyacını her noktada artırıyor. Seagate, insanları oluşturdukları bütün içerikle birbirine bağlarken bu içeriği koruyor ve aynı zamanda kullanıcıların istedikleri yer ve zamanda güvenli bir biçimde paylaşım, erişim ve eğlence ihtiyaçlarını karşılamalarını sağlıyor" dedi.

10 Ocak 2008 Perşembe

Bilgisayar Satın Alma Rehberi

Bilgisayar Satın Alma Rehberi

Günümüzde bilgisayar alanların sayısı bir hayli artmış durumda. Herkes çağın gerisinde kalmak istemiyor. Ancak bilgisayar satın alırken birçok sorun ortaya çıkıyor.
Bilgisayar yaklaşık 12-13 parçadan oluşur. Ve malesef bilgisayarı almakla çamaşır makinesi veya tv almak arasında çok fark var. En büyük fark tv aldığınızda bu bir markadır. Cihazın bütünü tek bir firma tarafından üretilmiştir. Bilgisayarı oluşturan 12-13 parçanın hepsini üretebilen bir firma yoktur. Piyasada iki tür bilgisayar çeşidi vardır. Birinici markalı, ikincisi ise toplama bilgisayarlardır. Toplama lafı insanın kulağına pek hoş gelmiyor. Ancak sanılanın aksine markalı bilgisayarlarda toplamadır. Nasıl oluyor diyeceksiniz? Daha önce bahsettiğimiz gibi bir firma bilgisayarın bütün parçalarını üretemez. Bunun yerine kendi ürettiği parçaların yanına diğer uyumlu parçaları yerleştirerek bir ürün ortaya çıkarır. Bu yüzden IBM, HP, Compaq vs. gibi markalı olan bilgisayarlarda aslında bir toplamadır. Bu tür firmalar genelde sadece anakart, klavye, mouse ve kasayı üretirler. Diğer parçaları ise başka markalardan tamamlarlar. Ancak fiyatları toplama bilgisayarlara göre yüksektir. Bunun nedeni ise özellikle marka imajıdır. Yine de markalı bilgisayarlarda kullanılan parçalar genelde birbiri uyumludur ve servisleri iyidir. Toplama bilgisayarlara gelecek olursak, günümüzde hangi bilgisayar firmasına gidecek olursak alacağımız her bilgisayar toplama olacaktır. Yani bilgisayar firmasının oluşturduğu veya sizin seçtiğiniz parçalardan oluşan bir bilgisayardır toplama bilgisayarlar. Toplama bilgisayarlarda dikkat edilecek husus ise her parçada kaliteli ve performanslı bir marka seçmektir.

Şimdi dilerseniz bilgisayarın parçalarına bir gözatalım...


--------------------------------------------------------------------------------

Anakart (mainboard) bilgisayarın herşeyi diyebiliriz. Birçok parça üstüne takılır ve bu parçalar arasında iletişimi sağlar. Anakart alırken kesinlikle kaliteli markalar tercih edilmesi ileride yaşayacağınız sorunları en aza indirir. Asus, Gigabyte, Abit, Aopen gibi anakartlar listenizin başında gelecek marklar olsun. Bu markaların en ucuz modelleri bile çok stabil ve performanslı çalışmaktadırlar. Anakart fiyatları 50$ ile 300$ dolar arasında değişmektedir. Daha pahalı nadir modeller de mevcuttur. Şu anda alınabilecek ortalama iyi bir anakart ise 120$ civarındadır. Anakart alırken gözönünde tutmanız gereken noktalar ise şunlardır:
1- Aşağıda gördüğünüz beyaz PCI yuvalarının olabildiğince çok olmalarına dikkat edin. Böylece fax-modem, tv-kartı, ses kartı gibi parçalar takarken boş yuva bulma sorununuz ortadan kalkar. Bazı ucuz modeller aşağıda kartdan daha az PCI yuva sunarlar.
2-Anakartların önemli bir parçasıda chipset'leridir. INTEL, VIA, SIS gibi değişik alternatifler mevcuttur. Intel chipsetleri tercih etmeniz daha yararlıdır. (Örnek i845)
3-Eğer ses konusunda hasta değil iseniz, anakartınızı ses chipli modellerden tercih edebilirsiniz. Ekstra ses kartı almaktan kurtularak, daha ekonomik bir çözüm sağlarsınız.
4- Bilgisayarlarda artık daha fazla USB girişlerini kullanan cihazlar boy göstermektedirler. Bu yüzden alacağınız anakartta USB girişlerinin fazla olmasına dikkat ediniz.




--------------------------------------------------------------------------------

İkinci inceleyeceğimiz parça CPU (işlemci): İşlemci bilgisayarınızın tüm işlemlerini yapan ve hızını belirleyen en önemli parçadır. Şu anda Pentium 4 işlemciler yaygındır. İşleciyi en kadar hızlı modellerden seçerseniz bilgisayarınız o derecede hızlı olacaktır. Piyadasa Intel ve AMD marka işlemcileri bulabilirsiniz. Ancak en çok Intel marka işlemciler yaygındır. İşlemciler de en büyük sorun ısınma sorunudur. Bunun için üstlerine fan takılır. Bu fanlarında kaliteli olması gerekir. Eğer fan görevini iyi yerine getiremezse işlemci yanabilir.




--------------------------------------------------------------------------------

Sıradaki parçamız ise RAM: RAM için bilgisayarın geçici hafızası diyebiliriz. Bilgisayarda bir programı çalştırdığınız zaman bilgiler harddiskten alınıp ram'a aktırılarak size ulaştırılır. Bilgisayarın hızını etkileyen ikinci önemli parçadır. Örnek olarak Windows XP ortalama 128 MB RAM istemektedir. Eğer bilgisayarınızda 128 MB ram var ise windows açıldıktan sonra programlarınıza çok az yer kalır demektir. Bilgisayar Ram'da yeterince boş yer bulamazsa harddiski ram gibi kullanır. Harddisk ram'a göre yavaşi olduğu için bu da performans düşmesi demektir. RAM harddiske göre 300 kat daha hızlıdır. Şu anda bir bilgisayarda 256 MB olması o bilgisayarın rahat çalışması için yeterlidir. Sadece mühendislik, animasyon vs uygulamalarda daha fazla ram gerekir. Bilgisayarınızdan performans alamıyorsanız ilk önce ram'ınıza bakın. eğer 32, 64 Mb ram'ınız varsa mutalaka ram ekleyin. Makineniz daha rahat çalışıp, harddiskin sürekli çalışma sesi azalacaktır. Piyasada SDRAM, DDRAM, RDRAM gibi seçenekler bulunmaktadır. SDRAM daha az performanslı olmasına rağmen uzun süredir standart, stabil, ekonomik bir ram türüdür. Şu anda 256 MB SDRAM 70$ dolar civarındadır. Ram'ler hassas parçalardır. Özellikle statik elektrikten etkilenirler. Ram ile uğraşırken önce kendinizi topraklayın. Bir metala deyin mesela. Ayrıca chiplerine deymemeye çalışın. Eğer ram'a zarar verirseniz bilgisayarınız çalışırken bir sürü program hataları ile karşılaşabilirsiniz.




--------------------------------------------------------------------------------

Evet işte depomuza sıra geldi Harddisk: Harddisk bilgisayarımızda programlarımızı barındıran depodur. Bilgisayarın elektriği kapandığında bile programlar hala saklanır. İstediğimiz zaman bize programlara ulaşma şansı verir. Zaman geçtikçe ihtiyaç doğrultusunda harddisklerin kapasiteleri müthiş arttı. Şu anda 20-40 GB harddiskler tutuluyor. Yakın bir zamanda çıta yükselecek her zamanki gibi. Ayrıca 20 ile 40 GB arasındaki fiyat farkı da çok az. Harddisk alırken özellikle 7200 rpm ve ATA-133 veriyolu destekli hızlı harddiskleri tercih ediniz. Marka olarak Matrox, Seagate, Quantum, Samsung, Western Digital gibi iyi markaları tercih edebilirsiniz.




--------------------------------------------------------------------------------

Ekran (Monitör): Bilgisayarın yaptığı işlemcileri görmemizi sağlayan birime ekran (monitör) denir. Monitörler çeşitli büyüklüktedirler. 15, 17, 21 inc gibi. Şu anda piyasada daha çok 17 inç monitörler yaygındır. Monitör alırken dikkat etmeniz gereken şey yine markadır. Philips, LG, Hyundai gibi markaları tercih edebilirsiniz. Oyunlara çok düşkün ve paranız varsa bu markaların daha üst modelleri de mevcuttur. Örnek olarak Philips 17 inç modeli yaklaşık 156$'dır.




--------------------------------------------------------------------------------

Ekran Kartı : Bilgisayarda görüntüyü işleyen kart ekran kartıdır. İşlemleri yapar ve ekranda görmemizi sağlar. Şu anda piyasada 32, 64 hatta 128 Mb hafızalı ekran kartları bulunmaktadır. Hafızası en kadar fazla olursa görüntü daha çabuk, akıcı ve net olur. Özellikle de oyunlarda ekran kartı çok önemlidir. Ekran kartları 30 dolardan başlayıp 500 dolar ve hatta yukarısına kadar çıkabilmektedir. Ancak 80$-100$'a iyi bir kart alınabilir. Oyunlarda üst düzey perfomans, ayrıntı bekliyor iseniz kesinin ağzını açıp 200-300 $'a ekran kartı alabilirsiniz. Geforce 2 MX-400 chipli ekran kartları piyasada yaygındır ve bilgisayarınıza alabileceğiniz iyi bir seçenektir. ATI, Asus, Winfast, Abit, Gigabyte gibi markaları tercih edebilirsiniz. Para konusunda probleminiz yoksa TNT-2 M64 chipli kartlardan artık uzak durun.




--------------------------------------------------------------------------------


CD-ROM : CD-ROM artık neredeyse her bilgisayarda olan bir parça. Müzik, VCD, Program CD'lerini çalıştırabileceğiniz önemli bir parça. CD-ROM alırken öncelikle yine markaya dikkat ediniz. 52 hızlı LG, Asus, Aopen gibi markaları tercih ediniz. Özellikle LG 52X çok uyumlu, performanslı, sorunsuz bir markadır. Şu anda örnek olarak 52X LG CD-ROM 35$'dır.






--------------------------------------------------------------------------------


Ses Kartı : Bilgisayarı canlı tutan en iyi parçadır ses kartı. Müzik dinlememizi, oyunların seslerini duymamızı sağlar. Onsuz hayat çok sıkıcı olurdu. Eğer dvd, oyun çılgınlığınız yok ise anakart alırken ses chipli modelini seçerek 15-20$'dan kurtulabilirsiniz. Ama 3 boyutlu ses gerçeklik arıyorsanız 5 çıkışlı ses kartları işinizi görecektir. Ancak keseyi açmanız kaçınılmazdır.






--------------------------------------------------------------------------------



Klavye (Keyboard) : Klavye bilgisayar bilgi girişinizi sağlayan birimdir. Klavye alırken yine markaya özen gösterin. Ayrıca klavyenin ergonomik olmasına da dikkat edin. Microsoft, Samsung gibi markaları tercih edebilirsiniz.






--------------------------------------------------------------------------------

Fare (Mouse) : Fare ile bilgisayarda programlarda çalışırken rahatlıkla seçimler yapabilirsiniz. Fare alırken yine marka seçimine dikkat edin. Eğer çok ucuz fare alırsanız ok çabul bozulup sizi çıldırtacağı kesindir. A4 marka mouse'lar hem ucuz hem de sağlamdır. Ama daha kaliteli isterseniz microsoft'un faresini alabilirsiniz.






--------------------------------------------------------------------------------

Disket Sürücü (Floppy) : Disket sürücü disketler aracılığıyla başka bir yere programınızı taşımanızı veya bir programı yüklemenizi sağlar. Marka olarak SONY, Mitsumi, NEC tercih edilebilir.




--------------------------------------------------------------------------------


Kasa : Kasa bilgisayarın dış kalkanı diyebiliriz. Anakart kasaya sabitlenir. Kasa güç kaynağını da içerir. Ayrıca CD-ROM, Harddisk, Disket Sürücü gibi parçalarda kasaya sabitlenir. Kasa alırken çok fazla para harcamanıza gerek yok. Sadece güç kaynağının yüksek çıkış gücüne sahip olduğuna dikkat edin. Özellikle yeni Pentium 4 işlemcili bilgisayarlar 300W'lık güç kaynağına ihtiyaç duyarlar. Dik ve yatık kasa almanız size kalmış. Ancak dik kasalar daha yaygındır.






--------------------------------------------------------------------------------


TV Kartı: Bilgisayarda televizyon izlemek için tv kartı almanız gerekiyor. TV kartı almak isteyenlere birkaç uyarımız olacak. TV kartının kendi anteni yoktur. Bu yüzden evde ikinci bir tv kablosu çekmeniz gerekir bilgisayarın arkasına. Ayrıca kablolu yayınınız varsa elbette daha iyi net görüntü alırsınız. Piyasada FLY, Pixelview, Avermedia gibi markalar vardır. Fly ucuz bir çözümdür ancak problemlidir. Avermedia'dan kesinlikle şaşmayın. Çok kaliteli ürünleri olan Avermedia her türlü istediğiniz işi görür ve sorunsuzdur. Yeni modeli ile bilgisayarınıza dışarıdan görüntü alarak MPEG2 formatında sıkıştırma yapabilir.






--------------------------------------------------------------------------------

Fax-Modem : Özellikle internete ulaşmanızı sağlayan en önemli parça fax-modem'dir. Fax-modem alırken kaliteli alırsanız uyumsuzluk, hattan düşme gibi birçok konuda daha az sorun yaşarsanız. Piyasada Conexant chipli birçok ucuz modem satılmaktadır.Fiyatları yaklaşık 15 dolar civarıdır. Ekonomik olmakla birlikte iyi bir donanım isterler ve sorunludurlar. Sorunsuzluk istiyorsanız Apache fax-modemden vazgeçmeyin. Apache hard (donanım) modemdir. Kendi işini kendi görür ve işlemciye yükü çok azdır. Ayrıca çok uyumludur. Apache modem Pentium 133 işlemcisinden itibaren tüm sistemlerde rahatlıkla kullanılır. Diğer Conexant gibi modemler ise işlemci gücü olarak çok daha fazlasını isterler. Apache fax-modem yaklaşık 35-40$'dır.

8 Ocak 2008 Salı

Bilişim Nedir_?

BİLİŞİM NEDİR ?
Bilişim bilgi ve teknolojinin birlikte kullanılarak üretilen sonuçlar olarak kısaca tarif edilebilir. Bilişimin birkaç yönü vardır. Bunlar bilgisayar yazılımı, bilgisayar donanımı, bilgisayar kullanıcısı ve bilgi toplumu olarak sınıflayabiliriz. Bilişimin yönleri birbirleri ile bir araya gelerek veya ayrı ayrı kullanılabilir. Burada en önemlisi bilgisayarın yazılımdan ayrı olmayacağını anlamak gerekir.
Bilişimin en önemli tarafı toplumdur. Toplumun bilgisayarı kullanarak bilgi ihtiyacını karşılaması gerekir. Örneğin nüfus idaresi işlemleri pasaport işlemleri, vergi ödeme gibi parasal işlemlerin yanında sosyal işlemlerde olabilir bunlar ise sinema - tiyatro bileti almak gibi. Bilgilerin anlamadığımız şekillerden okunabilir şekillere gelmesine olanak tanıyan bilgisayar bilgilerimizi depolamamıza da yardımcı olur. Daha sonra bu bilgileri istediğimiz zaman ulaşarak okuruz.
Bilgi paylaştıkça çoğalan bir etkiye sahiptir. Bildiklerimizi paylaştıkça diğer insanların bu bilgilerin üzerine bir şeyler koyarak yeni bilgiler üretmesine olanak sağlanır. Eğer Newton yerçekimini bulduğunu söylemeseydi, arşimed suyun kaldırma kuvvetini bildiğini başkaları ile paylaşmasaydı bu gün dünya daha farklı olurdu. Bilgiyi paylaşırken kullandığımız yöntemler farklılaşmaya başlamasına rağmen temel olarak bilgisayardan ayrı düşünmemiz imkansızdır. Önceleri yakınlarımıza ve arkadaşlarımıza mektup olarak yazdığımızı bu günlerde artık bilgisayar yardımı ile elektronik posta olarak göndermekteyiz. Bu gönderiler için çok sık ismini duyduğumuz internet ağını kullanırız.
Internet ağı bilgisayarların birtakım bağlantı sistemleri ile birbirlerine bağlanarak veri göndermesini sağlar. Veriler elektrik kabloları gibi kablolar ve telefon hatları gibi bağlantı şekillerinden bilgisayarlar arasından taşınır. İnternet bu genel iletişim ağının adıdır. Bu ağ bilgisayar üzerinden veri göndermemize, görüntü göndermemize veya ses göndermemize yarar. Artık günümüzde internet üzerinden telefon gibi konuşmamıza olanak tanıyan bilgisayar programları vardır. Bu programlar internet üzerinden bir bilgisayardan başka bir bilgisayara bizim ses ve görüntümüzü iletebilmektedir. Örneğin MSN (Microsoft Network) yahoo Messenger, Microsoft Messenger ve daha bir çok örnek verebiliriz. Bu programlar bilgimizi başkaları ile 1
paylaşmamıza yardımcı olmakta veya sevdiklerimiz ile bilgisayar üzerinden görmemize sesini duymamıza yardımcı olur.
Bilişim dünyası temelde bilgisayar ve bilgisayar yazılımlarının insanların ihtiyaçlarına göre düzenlendiği dünyadır. Yaşadığımız dünyada varlığımızı sürdürebilmek için bilgi ve bilgiyi kullanmaya ihtiyacımız vardır. Bilişim bize bilgi dünyası ile teknoloji dünyası arasındaki köprüyü kurarak günlük hayatımızı kolaylaştırır. Bir gün evde otururken canımız meyveli kek istedi diyelim, annemizde meyveli kekin tarifini hatırlamıyor, tarif alacağı kimsede o anda yok ise biz kek yiyemeyiz. Çünkü tarifini bilmiyoruz. Bilgi sistemlerini kullanarak bu durumu nasıl aşarız. İşte burada bilgisayar ve internet bize yardımcı olabilir. Hemen bilgisayarımızın başına oturarak internet bağlanır ve daha önceden birilerinin hazırladığı kek tariflerinin olduğu internet sayfalarından bunu öğreniriz ve annemiz bize güzel bir meyveli kek yapabilir.
Aile bireylerimizden birisinin yurt dışından okuduğunu düşünelim. Telefon paraları çok fazla gelebilir ve bir sadece telefonda sesini duyabiliriz. Akrabamızın kendisini görmek için internet üzerinden sesli ve görüntülü konferans başlatarak hem akrabamızı görmüş oluruz hemde sesini duyarız. Bunun maliyeti ise bize sadece internet bağlantı ücreti gibi olur.
Son yıllarda e-Devlet projeleri duymaktayız. Bazen haber programlarında bazen de çevremizde bununla ilgili bir sürü yazı görüyoruz. Eskiden pasaport çıkarmak için bir sürü sıraya girip saatlerce sıra bekliyordur, vergi ödemek için de aynı şekilde sır bekliyor ve yoruluyordur. Artık pasaport çıkarmak için veya vergi ödemek için bu sıraları beklememize gerek yok. Bu tür işlemleri de elektronik olarak internet üzerinden yapabiliriz. Bilgisayarımızın başına oturup internet üzerinden vergi ödeyip pasaport başvurumuzu yapabiliriz. Bankada ne kadar paramızın kaldığını görmek için internet bankacılığı hizmetini veren bankalardan da yararlanabiliriz.
Bilgi paylaşımı olmasaydı bu gün bilgisayarın icat etmek zorlaşır ve hayatımıza kolaylık getiren bu cihazı kullanamazdık. Bir çok ülkede insanlar bilgilerini paylaşmaktadır. Bilişim bize bu paylaşmanın yolunu da göstermektedir. Web sayfalarından ihtiyacımız olan bir marka spor ayakkabı hakkında bilgi sahibi olabiliriz. Giyim hakkında merak ettiğimiz şeyler, moda veya kumaşlar ile ilgili diğer merak ettiklerimizi de bu web sayfalarından öğrenebiliriz. Sağlık ile merak ettiğimiz ve
2
öğrenmek istediklerimizi de örneğin Sağlık Bakanlığı web sayfalarından öğrenebiliriz. Bir hastalığı merak ediyoruz ve nasıl bulaştığını öğrenerek o hastalıktan korunmak istiyoruz. Bu gibi bilgileri de web sayfalarından öğrenebiliriz.
Bilgisayar bilişimin temel dayanağı olduğunu söylemiştik. Bilgisayarlar elektriksel sinyalleri bazı yöntemler ile bizim anlayacağımız şekillere çeviren makinelerdir. Bilgisayarlar bilgileri bizim anlamadığımız şekiller ve görüntüler ile içlerindeki sabit disk ortamında saklarlar. İhtiyacımız olduğunda bizim anlayacağımız şekilde vereceğimiz komutları alarak kendi anlayacağı komutlara çevirirler ve istediğimiz bilgileri bulduktan sonra bizim anlayacağımı şekilde ekran denen dış çevre birimine gönderirler. Bilgileri kasalarının içerisinde bulunan sabit ve geçici bellek denen yerlerde bulundururlar. İşlemci ise bilgisayarın bizim anladığımız komutları bilgisayarın anlayacağı komutlara çeviren birimidir. İşlemci tek başına çalışamaz mutlaka bir bilgisayar kasası içerisinde uygun bir bilgisayar kartına bağlı olması gerekir.
Bilişim bilgisayar ve bilgilerin insan çevresinde insana yararlı olarak kullanılması gerekir. Bilgisayar ile oyun oynayanların bilişim ve bilişim okut yazarlığı ile ilgisi yoktur. Türkiye de her bireyin mutlaka bilgisayar okur yazarı olması gerekir. Bilişim ise bu bilgisayar okur yazarlığından sonra gereken akıl ve bilgisayarın birlikte kullanımı ile gerçekleşir. Her toplumda olduğu gibi bizim toplumumuzda bazı eksiklikler de olabilir. Bilişim toplumu olmak için biz bu eksiklikleri gidermeliyiz. İlk olarak ilköğretimden bu işe başlamalıyız.
Bilişim akıl ve bilgisayar olmadan olmayan bir kavramdır. Bilgisayar hayatımızın her alanına girerken bu alanları nasıl kullanacağımızı öğrenmemek bizi kolay yaşamdan ve toplumdan uzaklaştırabilir. Bilgisayar bilmek bilgisayar oyunlarını çok iyi oynamak değildir. Bilişim toplumu bilgisayar oyunlarını çok iyi oynamak ile sağlanmaz. Bunu sağlamak için bilgisayar programlama ve günlük hayatımızın içerisine bilgisayar kullanmayı katmamız gerekir. Bilgisayar öğrenmenin yaşı yoktur. Eskilerin söylediği öğrenmenin yaşı yoktur sözü bilgisayar öğrenmenin yaşı yoktur şeklinde değişmelidir. Çünkü bilgisayar kullanmayı bilmeyen bir kişi bir süre sonra vergisini ödeyemez, bankadan parasını çekemez veya günlük hayatını devam ettirirken zorlanan kişi haline gelecektir.
3
Bilgisayar yazılımları için bilgisayar programlama araçlarına (visual basic- delphi v.s.) ihtiyaç duyulur. Bu araçlar bilgisayarımızda bizim yaptırmak istediğimiz özel işleri programlamak için gereklidir. Bu araçlar kullanmak için bilgisayar donanımları hakkında bilgilere ihtiyaç vardır. Yazı yazmak için ofis programlarına ihtiyaç duyulur. Ofis programları bizim defterimiz gibi yazıları yazarak saklamamıza ve daha sonradan tekrar çağırarak okumamızı sağlar. Ofis programlarında mektup yazmak, ödev hazırlamak, hesap tabloları kullanarak aylık harcama listelerini oluşturmak gibi birçok işi yapabiliriz. Bilişim bize tüm bu anlatılanları sağlar ve hayatımızı kolaylaştırır.
Öğr. Gör. İrfan MACİT
Çukurova Üniversitesi
Endüstri Mühendisliği Bölümü
01330 Balcalı ADANA
4

6 Ocak 2008 Pazar

telefon

Yirmi birinci yüzyıla yaklaştığımız şu günlerde, teknoloji gelişmişlik-iletişim ve bilgi birbirlerinden ayrılmaz parçalar oldu. Bugün iletişim çağın gerisinde değil, hep bir adım önünde gitmektedir. Hücresel mobil servisleri; ????? başlarından bu yana, hareket halindeki insanların haberleşme ihtiyaçlarını gidermeye çalışmıştır. Geçen 10 yıllık sürede hücresel telefonlar, otomobillerden başlayarak, diğer tip taşıtlarda da kullanılabilecek şekilde gelişmiş ve sonunda da taşınabilir (cep telefonu) bir özelliğe kavuşmuştur.

Haberleşme alanında her geçen gün daha da artan gereksinimler, alabildiğince çok haberleşme servisini içine aldı ve kitlelerin bulundukları coğrafi dağılım bölgelerinden bağımsız olarak bu servislere ulaşmalarını sağlayacak merkezi bir hücresel mobil haberleşme şebekesinin kullanılmasına ortam hazırlamış ve bunun sonucunda da GSM (İng: Global System for Mobile Communication) doğmuştur.

Bugüne kadar hücresel bir mobil haberleşme şebekesi kurulurken veya sığası arttırılırken, analog şebekelerin kullanılmasından dolayı frekans ve hücre planlamalarında birçok güçlükler çıkıyordu. GSM frekans problemlerini, hücre ve kanal planlamalarındaki zorlukları ortadan kaldırmaktadır.

Mobil telefon kullanımını en üst düzeye ulaştıran GSM, sayısız üstünlük ve olanakları bir arada sunmaktadır. Bu yeni sistemle ağırlığı 200-250 grama kadar düşen cep telefonları ile net bir şekilde sadece Türkiye sınırları içinde değil, bütün Avrupa'da rahatça ve ses yitimi olmadan konuşma yapılabilmektedir. GSM sistemi, her türlü ilerlemeye açık olarak geliştirilmiştir. Uygulanmak istenen her türlü yenilikler (kısa mesaj, faks, telfoto... vs.) çok basit, hızlı programlama tekniğiyle cep telefonuna aktarılabilecek. GSM teknolojisi, düşük güç çıkışlı cihazların kullanımını sağladığı için cep telefonları ile uzun süre konuşma yapmak olası olabilecektir.

Bir GSM abonesi, yerleşik analog hücresel şebekelerden farklı olarak kendi terminallerini bütün Avrupa devletlerinde kullanabilecektir. Aynı zamanda GSM şebekesi, abonelerin devamlı değişen ortamlarının kaydını tutarak, gelen çağrı mesajlarını otomatik olarak coğrafi bölgelere aktarabilecektir ve yönlendirebilecektir. Sistem abone numaraları SIM (Subscriber Identity Module) adlı kredi kartı ebadında, kişinin cüzdanında taşıyabileceği büyüklükteki kartlara programlanıyor. Ayrıca Plug-in olarak adlandırılan daha küçük boyutlarda bir kart daha kullanılmaktadır. Bununla birlikte her abonenin kendisi için özel tanımlanmış özel kimlik numarası olan PIN (Personal Identity Number)ı girmesi koşuluyla mobil telefonlardan konuşma yapılabilinmektedir. Bu sistemle hiç kimse bir başkasının SIM kartını kullanamamaktadır.

Kullanılacak Smart Card teknolojisiyle aboneye ait bütün bilgiler, bu abone kartına toplandığından, yurtdışına çıkan bir abone, artık yanında telefon aygıtı (cep telefonu) taşımak zorunda kalmayacaktır. Her yerde, kendi adına kayıtlı SIM kartı ile bir el (cep) telefonu kiralayıp istediği görüşmeyi yapabilecektir.

Türkiye'de de GSM'nin alt yapı çalışmaları olanca hızıyla devam etmektedir. GSM projesi ilk beş yıl içinde Türkiye'nin bütün illerinde sistem ağını kuracaktır.

Bu sistem, otomobilimizde faks çekme, telekonferans düzenleme, çağrı gönderme, borsayı takip edebilme, nerede olursa olsun sağlıklı ve parazitsiz telefon edebilme, veri gönderebilme, ... vs. birçok kolaylıkları olacaktır.

Sonuç olarak haberleşme alanında GSM sistemi, serbest bilgi dolaşımını sağlayacaktır.

Bu gelişmeyle birlikte görüntülü telefon, konuşma ve görüntüyü aynı anda aktaran sistem de artık yaygınlaşma aşamasındadır. Görüntülü telefon 1964 yılında ilk önce ABD'de yapılmaya başlamıştır. Buna rağmen görüntülü telefon sistemi hala gerekli pazara ulaşamamıştır.

Türkiye'de de görüntülü telefon çalışmaları ciddi bir şekilde 1994 yılında başlamıştır. 2000'li yıllarda ise artık 'Görüntülü Cep Telefonları' yılları olacaktır. Telefon, teknolojinin insanlığa sunduğu en yararlı araçlardan birisidir.

2 Ocak 2008 Çarşamba

İşlemci(CPU)

İşlemci bilgisayarımızın beynidir; tüm işlemler ondan sorulur. Eskiden beri bilgisayarlar, bir sistem performansını etkileyen en önemli bileşen olarak işlemci modeli ve hızı ile satın alınmış, böyle adlandırılmıştır: Pentium 166 MMX, Pentium III 800 gibi. Ancak, Pentium işlemcilere geçildikten sonra bir sistemin performansını belirlemede (o sistemde yapılacak işlere göre) sabit disk ve ekran kartı hızları, RAM miktarı gibi faktörlerin de çok belirleyici olduğu ortaya çıkmıştır. Yine de işlemci her zaman bir sistemin performansında ve yapabileceği rolü oynayacaktır.

İŞLEMCİ HIZLARINI BELİRLEYEN UNSURLAR

İşlemciler saat hızları ile anılırlar (166 MHZ, 633 MHZ, 900 MHZ gibi. ) Ancak bir işlemcinin hızını belirleyen asıl faktör o işlemcinin mimarisi, yani modelidir. Bu yüzden 100 MHZ saat hızına sahip pentium işemci. 100 MHZ saat hızına sahip 486 işlemciden daha hızlıdır. Aynı şekilde Pentium II’lerden daha düşük bir model sayılan celeron işlemcilerin bir kısmında üzerinde l2 ön bellek bulunmadığı için aynı iç hıza sahip Pentium II lerden, hatta bazı işlemcilerden yine kendisiyle aynı hızdaki Pentium MMX işlemcilerden daha yavaştır.

Performans: Bir PC’nin performansını belirleyen en önemli etken işlemcidir. Diğer bileşenler de performans üzerinde önemli bir rol oynuyor;ancak işlemcinin maksimum performansını belirlemede en baskın faktördür. Diğer aygıtlar(işlemciye verilen parçalar) sadece işlemcinin performansına ulaşmasını sağlar.

Yazılım Desteği: Yeni, hızlı işlemciler daha fazla performans gerektiren yeni yazılımların kullanılmasını sağlar . Ayrıca Pentium MMX teknolojisi içeren işlemciler, daha önceki sistemlerde kullanılmayan özel yazılımların kullanılmasına izin verir.

Güvenilirlik ve tutarlılık: Bir işlemcinin kalitesi, sisteminizin ne kadar güvenli çalışacağını belirleyen faktörlerden biridir.

Enerji Tüketimi ve Soğutma: Önceleri işlemciler, diğer sistem aygıtlarına göre daha az güç tüketirlerdi . Yeni işlemciler daha fazla güç tüketiyorlardı. Bu nedenle daha fazla ısınıyorlar ve soğutulmaları için üzerlerinde bir fan veya ısıyı emen bir soğutucu bulunuyor.

Ana kart desteği: PC’nizde kullanacağımız işlemci türünün, kullanacağımız ana kart ile yakın ilgisi vardır. Her ana kart, belirli bir işlemci serisini destekler.

PC İŞLEMCİLERİN GELİŞİMİ

İntel’in orijinal IBM PC için geliştirdiği ilk işlemci olan 8088‘den başlayarak, bugün kullandığımız Pentıum III ve P4’lere ve başka firmalarca üretilen benzeri ve eşdeğeri olan modellere kadar işlemciler çok büyük gelişme gösterdi. Bu gelişmeler sırasıyla;

BİRİNCİ NESİL İŞLEMCİLER

Pc’lerde ilk kullanılan işlemciler 8088 olmuştur. İntel’in daha önce ürettiği 16 bitlik veri yoluna sahip 8086 modeli, 8 bitlik 8088’den daha güçlüydü, ancak 8088 ekonomik nedenlerden dolayı (daha ucuz ana kart kullanılmasını sağladığı için) seçildi. İlk modeli 4. 77 MHZ hızındaydı, sonradan 8 MHZ’lik modeli seçildi.

İKİNCİ KUŞAK İŞLEMCİLER

İntel 80286, yani genel olarak 286 adıyla tanıttığımız işlemciler bu nesildendir. (Aslında Intel bu işlemciden önce 80186 adı ile bir işlemci daha yaptı ama uyum problemleri yüzünden PC2lerde kullanılmadı). 7-8 yıldır PC kullananlar bu işlemciyi bilirler. Hatta bu gün sadece veri girişi yapan bazı 286 sistemler hala bazı ofislerde kullanılmaktadır; ancak artık yürürlükten kalktığını söylemek daha doğru olur . 286 işlemci, IBM’in AT (Advenced Technology- İleri Teknoloji) sisteminde kullanılmıştır. 286 PC işlemcilerindeki ilk büyük atılımdır.

İlk nesle göre ciddi bir performans artışı sağlamıştır. 16 MB bellek desteği getirmiştir. 6 ve 8 MHZ’lik modellerinden başlayarak, 20 MHZ’e ulaşan modelleri vardır. 286, PC dünyasına çok sayıda kullanıcı girmesini sağlayan bir işlemcidir. Ancak o zamanlarda Windows gibi grafik kullanıcı arabirimi (GUI-Graphical User Interface) olmayan DOS’ta kullanılıyordu ve sonradan korunmuş modda (protected mode) Windows’u çalıştırabilse de pek Windows için kullanılmadı.

ÜÇÜNCÜ KUŞAK İŞLEMCİLER

386 ailesi olarak da anılan üçüncü nesil 80386 işlemciler, işlemcilerin gelişiminde yeni bir atılımı temsil ederler. Intel bu nesilde DX ve SX sınıflandırmasını getirdi. 386DX PC platformu için geliştirilen ilk gerçek 32 bitlik işlemcidir. Çıkışı ile birlikte Wındows kullanımı yaygınlaştı. 1985 yılında 16 MHZ’lik modeli ile piyasaya girdi, 1989 yılında 33 MHZ e ulaştı. 386’larla birlikte İntel “klonları” da piyasaya çıktı; yani CYRİX ve AMD firmaları kendi 386 DX işlemcilerini geliştirdiler. Hatta 386DX lerin 40 MHZ’lik modellerinde çıkardılar.

1988’de çıkan 386 SX ise DX modelinin “hafif” versiyonudur. 286’lar gibi 16 bit veri yolunu kullanırlar. 386DX’ten daha düşük bir model olmasına rağmen 286’lara alternatif olması için çıkarılmıştır. Bu modelin de AMD ve CYRIX klonları da vardır ve 16 ia 33 MHZ(1992 yılında) hızları arasında üretilmiştir. 386 işlemciler üzerine matematiksel işlemleri hızlandırması için FPU( Floating Point Unit-Kayan Nokta. Birimi/matematik işlemci) adı verilen bir ilave işlemci takılabiliyordu.

DÖRDÜNCÜ KUŞAK İŞLEMCİ

Bu nesille birlikte işlemcilerin hız ve yeteneklerinde hissedilir gelişmeler oldu, yeni teknolojilere yol açıldı. 486dx-dx2, 486DX-DX4 bu zamanda çıkmıştır hızları 66-100 MHZ arası oldu.

BEŞİNCİ KUŞAK İŞLEMCİLER

Bu nesil işlemciler; Pentium, Pentium 60 ve 66 işlemciler oldu. P5 kodu ile tanımlanırlar. Pentium 75-200 arsı işlemciler ise P54C olarak tanımlandı. Pentium MMX kodu işlemciler ise P55c kodu ile anıldı. MMX teknolojisi; içerisinde multimedya desteği içeren uygulamalar bulunan eklenti idi . İçerisinde 47 komut ilave edilmiştir.

ALTINCI KUŞAK İŞLEMCİLER

Altıncı nesilde yine mimariler gelişti, saat hızları arttı. Ayrıca saat hızlarını artırırken bu hızlarda işlemcinin daha çok iş yapması için yeni yollar geliştirildi. Altıncı sınıfın ilk örneği Pentium Pro oldu. Daha sonra Wındows NT yüklü sunucular için optimize edilen ve hala Wındows NT de diğer işlemcilerden daha başarılı olan bu işlemci, 150 ila 200 Mhz hızlarda sunulmaktadır. Entegre önbelleği olan (L2) ilk işlemcidir.

YEDİNCİ KUŞAK İŞLEMCİLER

Klamath adı ile bilinen Pentium II ise !997 Mayıs ayında, 233, 266 ve 300 MHZ hızındaki modelleriyle piyasaya çıktı. Bu işlemcide birinci seviye (L1) ön bellek 16 KB dan 32 KB’ye yükseltilmişti. İşlemci ile bütünleşik (L2) ön belleği ise 512 K’dır. L2 ön belleğin işlemci içerisine yerleştirilmesi ile ana kart üzerindeki L2 ön bellek bankaları da ortadan kalkmış oldu.

Bu işlemcide tasarım epey değişerek işlemci ön belleği bir muhafaza içine kondu. İşlemci ise artık ana kart üzerine soketle değil bir slotla takılıyordu. Bu yüzden söz konusu muhafaza SEC (Single Edge Cartridge-Tek Kenardan Temaslı Kartuş) olarak adlandırıldı. 1998 yılında Pentium II işlemcilerin 333, Mayıs ayında ise 350 ve 400 MHz’lik modelleri Deschutes kod adı ile çıktı. MMX komutlarını da içeren bu işlemci günümüzün en popüler işlemcilerindendi.

Pentium II‘nin yakın geleceğine bakılırsa, Intel, 1999 yılının başından itibaren katmai kod adı ile 400-450 MHZ lik Pentium II Modellerini çıkardı. Katmai işlemciler MMX2 talimat seti ile donatıldı.

Bu arada biraz olsun Celerona Değinelim. İlk üretilen 233 mhz’lik Celeron Slot1 üzerine takılan, muhafazasız ve L2 ön belleği bulunmayan 66 Mhz veri yolu hızı ile çalışan bir işlemci idi. Üretilmesindeki amaç ve etkenler biraz farklıydı. Çünkü Pentium II işlemciler ve bu işlemcilerle kullanılan ana kartlar oldukça pahalı idi. Intel MMX işlemci pazarında tahtını CYRIC ‘ e kaptırmış olduğu için (öyleki : Cyric firmasının önüne bir anıt mezar maketi konuldu. Üstündeki taşa İntel yazmışlardı. ) amaçları MMX teknolojisini piyasadan silmekti.

Bu amaçla pek başarılı olduğu söylenemez. Zira ilk Celeron’ların üzerinde L2 ön bellek bulunmadığından MMX işlemcilerin performansının üzerine çıkamadı.

SEKİZİNCİ KUŞAK İŞLEMCİLER

Pentium III, AMD K7ve P4-Exeon işlemcilerin gelişmeye başladığı dönemlerdir. Bu işlemcilerle birlikte bellek teknolojisi de gelişti DDRRAM (yeni nesil hafıza) teknoloji ortaya çıktı . P4 serisi işlemcilerin hızları 1. 4GB-3. 2GB yüksek hıza ulaştı. Ve işlemcinin boyutları son derece küçük bir hal aldı.

1 Ocak 2008 Salı

İnternetin Hayat Hikayesi

İlk geniş alan ağı olan ARPANET 1960′lı yılların ortasında askeri amaçlarla ortaya çıktı. Nükleer bir savaş esnasında telefon hatlarının çoğunun tahrip olması durumunda bilgisayar iletişiminin sürdürülmesi amaçlanıyordu. Paul Baran, Rand Corp. adına paket-anahtarlamalı ağ fikrini gelişdi. Paket anahtarlamalı ağlarda, her mesaj küçük parçalara bölünür ve bu parçaların varış noktasına başarı ile ulaşıp orijinal mesajın oluşturulması sağlanır.





1969 yılında DARPA (Defense Advanced Projects Agency) Amerika’da örnek bir paket anahtarlamalı ağ oluşturulması için bir proje başlattı. Bu ağın adı ARPANET’ dir. ARPANET, veri haberleşmesindeki tekniklerin öğrenilmesi amacı ile oluşturulmuştur. 1972, ağların ağı ortaya çıkmaya başladı. 40 bilgisayardan oluşan bir ARPANET gösterisi yapıldı. 1975 yılında başarılı bir biçimde ARPANET işlevsel bir ağ konumunu aldı, birçok organizasyon bu ağa katıldı.






1983 yılında, Internetworking Working Group (INWG) TCP/IP’ye temel halini verdi. TCP/IP protokolleri de askeri standart olarak (MIL STD) uyarlanmıştır. Aynı yıllarda Internet terimi yaygın olarak kullanılmaya başlanmıştır. TCP/IP protokolünün Unix işletim sistemine eklenmesinin ardından, 1984 yılında DNS (Domain Name System) tanıtılmıştır. DNS’ in tamamlanması 4 sene sürmüştür. 1985 yılında, NSFNET süper bilgisayarlar arası TCP/IP tabanlı ağın oluşturulup çalıştırılması için kuruldu.





Eski ARPANET, MILNET ve daha küçük ARPANET (DDN: Defense Data Network) olmak üzere ikiye ayrılmıştır. 1990 yılında ARPANET varlığını yitirmiştir.



İnternet orijinal ARPANET’ den doğmuş, bağlantılı ağların dünya çapında bir koleksiyonudur. Bu ağlar değişik fiziksel ağlardan tek bir mantıksal ağa bağlantı için Internet protokolü (IP) kullanırlar.






1990 dan sonra internetin gelişimiyle beraber bilgisayarlar artık televizyon ve telefon gibi alışılmış birer aygıt hâline gelmişlerdir.

İlk Bilgisayarlar

1980′lerden bu yana kişisel bilgisayarları ya ana kartının genel mimarisi, ya da ana işlemcinin modeline göre türlere ayırmak gelenek oldu. Şimdi PC dünyasına biraz daha yakından bakabiliriz:








IBM-PC:





Bilgisayar çılgınlığını başlatan bu cihaz, 1981 yılında piyasaya sürüldüğünde, hangi tür mağazalarda satılabileceği bile belli değildi. İki adet 5.25 inçlik floppy disket sürücüsü olan IBM PC’nin sabit diski yoktu. Ana işlemcisi Intel 8086 idi; beş adet kart yuvası vardı. Bir süre sonra IBM bu modele sabit disk koydu; ama RAM çipi denilen bilgisayarın hafızasını oluşturan çipi alakartla birleşik olduğu için arttırılması mümkün değildi. Elinizde böyle bir antika bilgisayar varsa, yenilemek güncelleştirmekten vazgeçin; olduğu gibi saklayın. Bir süre sonra antikacılara ya da bilgisayar-teknoloji müzelerine satabilirsiniz.








IBM XT:



IBM firmasının 10 megabyte sabit disk koyduğu ilk kişisel bilgisayarı olan XT’nin CPU’su da ilk PC’ye göre daha hızlı Intel 8088′di. Kart yuvası sayısı 8′e çıkartılmıştı. 8-bit tabir edilen standartta kart kabul eden bu bilgisayarın da bugün layık olduğu tek yer müze!














IBM AT


1985′te piyasaya sürülen ve bugünkü şekliyle PC’nin gerçek büyükannesi olan AT, Intel 80286 CPU üzerine inşa edilmişti. Orijinal PC’ye göre beş kere daha hızlıydı ve 16-bit standardında kart kabul ediyordu. IBM firması, bu bilgisayarla, ISA denen ana kart mimarisini bütün endüstrinin yararlanabileceği şekilde kullanıma açtı. ISA bütün bilgisayar endüstrisi için standart mimari anlamına geliyordu; nitekim öyle de oldu. Bir anda yüzlerce şirket, AT ile uyumlu cihazlar imal etmeye başladı. Modemlerin, tarayıcı ve diğer harici cihazların bilgisayara bağlanmasında kullanılan ara-birim kartlarının bir anda mağazaları doldurması, bu standardın gerçekten bütün endüstri tarafından kabul edilmesiyle mümkün oldu. Ancak AT bilgisayarların ana kart hızı bugünkülere oranla son derece düşük olduğu için böyle bir bilgisayarın yeni kartlarla güncelleştirilmesi, yeni kartlara verilecek paranın çöpe atılması olur. IBM-AT bilgisayarın ana kart büyüklüğü, günümüzdeki modern kartlarla aynı olduğuna göre, kasasının boş kutu olarak değerlendirilip, içindeki herşeyi değiştirmek mümkündür. Ancak orijinal AT’nin güç birimine ayırdığı yer çok küçük olduğu için, yenilemek için göstereceğiniz zahmet, boş kutu masrafından sağlayacağınız tasarrufa değmeyecektir.






PCjr ve PS/2





ISA standardının kabulü ile IBM dışındaki firmaların IBM-uyumlu denilen bilgisayar imalatı da hızlandı. IBM’in ilk AT bilgisayarları oldukça pahalı idi. Diğer firmaların IBM-uyumlu bilgisayarları ise çok daha ucuzdu. IBM, 1986 ve 1987 yıllarında çıkarttığı PCjr modeli ile diğer firmalara kaptırmaya başladığı ev-bilgisayarı pazarını geri almaya çalıştı. PS/2 ise, IBM başka firmalar tarafından benzerinin yapılmasına izin vermediği bir mimari ile yapılıyordu. IBM bu mimariye MCA (Micro Channel mimarisi) adını veriyordu. ISA’dan farklı, günümüzdeki Tak-Çalıştır türü kartlar gibi, MCA bilgisayarları için yapılacak kartların ayarlarının kullanıcı tarafından değil, bilgisayar tarafından otomatik yapılacak olmasıydı. Ne var ki, bu strateji tutmadı. PCjr, çok az yetenekli oluşu; PS/2 ise herhangi bir mağazadan satın alınabilecek ISA kartları kabul etmediği ve MCA kartları diğerlerine oranla üç-dört kat daha pahalı olduğu için PS/2 bilgisayarları birkaç kişi ve firmanın antikaları arasında yer aldı. IBM, daha sonra fazla duyurmadan, PS/2 bilgisayarların ISA modellerini de çıkarttı. Eğer böyle bir bilgisayara sahipseniz, anakart yeri yeni anakartları alacağı ve güç birimine ayrılan köşe oldukça geniş olduğu için her şeyi yenilemek şartıyla, boş kutusu olarak kullanabilirsiniz. Ancak dökme-metal şasesi yüzünden yerinden kaldırması zor olan PS/2, kullanıcıya hayatı bayağı zorlaştırabilir.






386, 486 ve PENTIUM





Ve geldik günümüzün modern bilgisayarlarına. 1987′den itibaren Intel firması her iki yılda bir ana-işlem çipini daha hızlı ve daha çok işlem yapabilen modellerle geliştirmeye başladı. 486′yı 586 izledi. Bu sırada diğer firmalarda CPU üretmeye ve kendi çiplerine Intel-benzeri isimler vermeye başlamışlardı. Intel firması, rakamdan oluşan marka ve mamul adlarının telif hakkını korumanın güç, hatta imkansız olduğunu acı şekilde öğrenince, 586 çipine “beş kelimesinin Latincesinden (Penta) türetme Pentium adını verdi. (Pentium adı o kadar tuttu ki, Intel 686 ve 786 olması gereken çiplerine Pentium II ve Pentium III adını verdi.)

Bilgisayarın Tarihçesi

Bilgisayar, belirli komutlara göre veri işleyen bir makinedir.


Bilgisayarlar çok farklı biçimlerde karşımıza çıkabilirler. 20. yüzyılın ortalarındaki ilk bilgisayarlar büyük bir oda büyüklüğünde olup, günümüz bilgisayarlarından yüzlerce kat daha fazla güç tüketiyorlardı. 21. yüzyılın başına varıldığında ise bilgisayarlar bir kol saatine sığacak ve küçük bir pil ile çalışacak hâle geldiler. Toplumumuz kişisel bilgisayarı ve onun taşınabilir eşdeğeri, dizüstü bilgisayarını, bilgi çağının simgeleri olarak tanıdılar ve bilgisayar kavramı ile özdeşleştirdiler.






Bilgisayar tarihçesine baktığımızda, bilgisayar fikrinin çok eskilere dayanmadığını görürüz. 1830′larda Charles Babbage (1792-1871) fark makinesini ve ardından analitik makineyi yapmasıyla hesaplama işlerinin elektro mekanik araçlara yaptırılması ve sonuçların elde edilmesi görüşü doğmuştu. Charles Babbage yaptığı bu makineler ile başarılı sonuçlar elde edememesine rağmen, bilgisayarların temelinin onun tarafından atıldığı kabul edilmektedir.





1850 yılında George Boole kendi adıyla anılan ve sadece "1" ve "0" rakamlarının kullanıldığı Boole Cebiri sistemini bularak, bilgisayarların gelişimi üzerinde önemli rol oynamıştır.






1890′da Herman Hollerith tarafından, delikli kartlarla bilgilerin yüklenebildiği ve bu bilgiler üzerinde toplama işlemlerinin yapılabildiği bir elektro mekanik araç geliştirdi. Bu hesaplayıcı ABD’nin 1890 nüfus sayımında başarılı biçimde kullanıldı.





İlk analog bilgisayar 1931 yılında Vannevar Bush tarafından gerçekleştirildi. Buna karşılık, ilk sayısal bilgisayarı George Stibiz 1939′da New York’taki Bell Laboratuvarında üretti. Stibiz ikili sistemi bu makinaya uygulayarak komplex sayılarla aritmetik işlemler yapılmasını sağladı.






Bilgisayarlar konusunda en önemli ve hızlı gelişmelerin 2. Dünya Savaşından sonra başladığı görülüyor. Haward Aitken IBM ile işbirliği yapmak suretiyle 1944′de MARK I’i tamamladı. Bu bilgisayar küçük kapasiteli olmasına rağmen o günün koşullarında büyük bir başarı olarak kabul edildi. MARK I’e bilgiler delikli kartlarla veriliyor ve sonuçlar yine delikli kartlarla alınıyordu.











Bir grup bilim adamı tarafından 1945′de ENIAC isimli bir bilgisayar yapıldı. ENIAC askeri amaçlar için geliştirildi. Radyo lambaları kullanılıyordu ve MARK I’e göre oranla oldukça hızlıydı. Bu bilgisayar ile elektronik bilgisayara geçiş başlamış ve mekanik donanım yerini elektronik devrelere bırakmıştır.





Ticari amaçlarla kullanılabilen ve seri halde üretimi yapılan ilk bilgisayar UNIVAC I oldu. Bu bilgisayarın giriş-çıkış birimleri manyetik bant idi ve bir yazıcıya sahipti. Aynı yıllarda IBM 701 bilgisayarı piyasaya çıktı. Bu bilgisayarın vakum tüplü ve basit biçimde programlanabilen bir yapısı bulunuyordu. IBM firması 1958′den itibaren bilgisayarda vakum tüpleri yerine diot ve transistorları kullanmaya başladı. Buna bağlı olarak daha küçük, hafif ve daha az ısınan bilgisayarlar pazarlandı. Ayrıca bilgi depolama ortamları olarak disk ve tamburlar kullanılmaya başlandı.

1964 yılından itibaren transistorların yerini bütünleşik devrelerin alması bilgisayar alanındaki gelişmelere ivme kazandırmış; daha hızlı, güvenilir ve maliyeti daha ucuz bilgisayarlar üretilmeye başlanmıştır. 1970 yılından itibaren geniş çapta bütünleşik devrelerin kullanılmaya başlanmasının bilgisayar devrimine yeni boyutlar kattığı görülmüştür. Özellikle 1993 yılından itibaren geniş bellekli ve hızlı bilgisayarlar yanı sıra güçlü programlama dilleri ve işletim sistemlerinin ortaya çıktığı dikkatleri çekmektedir. Artık eski bilgisayarlarda kullanılan çekirdek bellek yerine daha ucuz manyetik iç bellekler kullanılmakta ve bilgisayar maliyetleri gün geçtikçe düşmektedir.